-Haldun'cum ne diyorum biliyor musun?
-Ne diyorsun patron?
-Biz dünyayı ele geçireceksek bize bol para lazım oğlum. Böyle bakkal dükkanı işletmekle olmaz bu iş.
-Evet patron.
-Dünyayı ele geçirme planlarını finanse etmek için büyük bir banka soygunu yapmamız lazım. Bunun için de önce bir yerden silah bulmamız lazım.
-Silah ruhsatı için başvuralım patron.
-Ben başvurdum zaten de, dünyayı ele geçirmeye çalışan deli dahi olduğunuz için ruhsat başvurunuz kabul edilmedi diye kağıt geldi. Zaten yasal yoldan silah edinen kötü karakter mi olur oğlum boşver ben daha güzel silah yapacağım laboratuvarda
-Aman patron gene önceki icatların gibi olmasın?
-Sen de papağan gibi taktın ha Haldun, öncekiler gibi olmasın da öncekiler gibi olmasın. Plağı değiştir oğlum arada.
-Patron ne plağı Allah'ını seversen geçen sefer de radyo vericisi icat ettin bak dükkanda sinek avlıyoruz. Şu teknolojiye artık ayak uydur gözünü seveyim ya.
-Tamam Haldun fazla ukalalık istemez. Ben yeni silahı geliştirmeye gidiyorum.
Fikri Fintik 15-20 gün laboratuvara kapandı, kuru ekmek yiyip su içmek ve ihtiyaç molaları haricinde gözünü kırpmadan yeni silahı üzerinde çalıştı, ve bir gün nihayet...
-İŞTE YENİ SİLAHIM!
Haldun patronuna bakakaldı. Fikri'nin elinde bir parça kağıt, üzerinde "tabanca" yazıyor. Patron iyice kendini kaybetti diye düşündüyse de bu düşüncesini açıkça dile getirmeye çekindi.
-Hadi oğlum Haldun gidiyoruz, dünyayı ele geçirme planımıza biraz kaynak sağlayalım.
Haldun çaresiz düştü patronunun arkasına, gittiler şehir bankasına, Fikri daldı içeri, üzerinde "tabanca" yazan kağıdı gösterip "Kimse kıpırdamasın! Bu bir soygundur!" diye haykırdı.
Haldun'un korkuyla beklediğinin aksine bankadaki herkes korkuyla ellerini kaldırmıştı!
-Ateş etmeyin beyefendi hemen paraları getiriyoruz.
Birkaç dakika geçti, Fikri'ye bir çanta verdiler. Fikri "Sakın polisi aramayın yoksa geri gelirim!" diye bankadakileri tehdit ettikten sonra şaşkın vaziyetteki Haldun ile birlikte kirişi kırdı.
Laboratuvara dönüp çantayı açtıklarında çantanın üzerinde "para" yazan kağıtlarla dolu olduğunu gördüler. Haldun "Hah işte ben bir çapanoğlu çıkacağını biliyordum" der gibi baksa da Fikri durumda hiçbir gariplik görmüyor gibiydi. "Paralar, paracıklarım!" diye sevinçle zıplamaya başladı.
-Oğlum Haldun şimdi işimiz iş, derhal gidip bu paralarla spor araba ve malikane alıyorum, bundan sonra lüks içinde yaşayacağız!
Fikri laboratuvardan çıktı, Haldun patronunun durumunu anlamaya çalışmaktan yorulmuş bir şekilde boşvermişken Fikri birkaç saat içinde geri geldi. İki elinde iki parça kağıt, birinin üstünde "Malikane" yazıyor, diğerinin üzerinde "Spor araba" yazıyor. Haldun'un olanlara anlam verememesinin aksine Fikri çok mutlu görünüyordu.
BİRKAÇ GÜN SONRA
-Daha çok paraya, mala, mülke kavuşunca daha mutlu olurum sanmıştım. Neden böyle olduğunu bilmiyorum ama yeni aldığım spor araba ve malikane aslında gerçek değilmiş gibi geliyor. Varoluşsal bir kriz yaşıyorum. Bir gün gerçekten dünyayı ele geçirmeyi başarırsam o da mı böyle hissettirecek?
-Fikri Bey bu haftalık da seans saatimizin sonuna geldik. Haftaya yeniden konuşuruz.
BU MACERANIN SONU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder