Suphi boş zamanlarını kitap okuyarak değerlendirirdi. En son Cervantes'in Don Kişot romanını okumuştu ve biraz fazla etkisinde kalmıştı. Ben de Don Kişot gibi şövalye olup maceralar yaşamalıyım diye düşündü. Aşağı Mahalleden Şemsi'yi buldu, "Oğlum Şemsi işimiz iş. Bundan sonra ben şövalye olup maceralara atılıyorum, sen de benim yardımcım oluyorsun" dediyse de Şemsi'nin bu işi aklı kesmedi.
-Suphi abicim anlamadım bu devirde ne şövelyesi?
-Devir seni yanıltmasın Şemsi'cim bu devirde de pekala şövalye olunur. Ayrıca Suphi abi yok artık Don Suphi diyeceksin.
Şemsi olanlara bir anlam veremese de düştü Suphi'nin ardına. Don Kişot'un atı vardı, bizim de bir taşıtımız olmalı diyen Suphi, arabası da olmadığı için ardiyeden çıkardığı eski el arabasını "bu şimdilik idare eder" diye aldı.
-Şimdi şövalye ve yardımcısı olarak macera aramaya çıkıyoruz Şemsi. Mahalle kahvesini bir kolaçan edelim bakalım macera var mı?
Kahvede dayılar okey oynarken Suphi içeri daldı: "Değerli mahalle sakinleri! Şu dakikadan itibaren şövalyeliğimi ilan etmiş bulunuyorum! Şövalyelik macerası falan olan var mı?"
Kahvedekiler makaraları koyvermişti. Suphi bu vurdumduymazlığa oldukça sinirlendiyse de "Bir şövalye asla masum sivillere saldırmaz" diye derin nefes alıp vererek kahveden uzaklaştı.
-Bizi ciddiye almıyorlar Şemsi, önce bir maceradan alnımızın akıyla çıkıp kendimizi ispat etmemiz lazım.
-Aman Suphi abi başımıza iş almayalım güzünü seveyim.
-Suphi abi yok Şemsi, Don Suphi diyeceksin dedim sana. Yürü gidiyoruz, macera bize gelmezse biz maceraya gideriz.
Şemsi "gideyim de bari adama mukayyet olayım bir saçmalık yapmasın" diye takıldı Suphi'nin peşine, Suphi el arabasını ite ite apartmanın girişine kadar geldi.
-Şimdi çok heyecanlı bir maceraya giriyoruz. Don Kişot nasıl yel değirmenleriyle savaştıysa biz de yaşadığımız çağa uygun olarak klima üniteleriyle savaşacağız. Üst katta oturan Hatice teyze dairesine yeni klima ünitesi taktırdı. Şövalye ve yardımcısı olarak gidip onu bir ziyaret edeceğiz.
Şemsi ne oluyor diyemeden Suphi koşarak daldı apartmana, çağırdı asansörü, biraz sonra Hatice teyzenin dairesinin önündelerdi. Suphi kapıyı çaldı.
Hatice teyze bir açtı kapıyı karşısında Suphi, önünde el arabası, yanında Şemsi, Suphi direkt lafa girdi.
-Hatice teyzecim ben mahallenin yeni şövalyesi Don Suphi olarak klima ünitelerine karşı savaş açtım. Senin evine taktırdığın klima ünitesiyle görülecek hesabım var benim!
Hatice teyze dur oğlum ne yapıyorsun demeye kalmadan Suphi neresinden çıkardıysa yanında getirdiği elektrikli testereyi çıkardı, takıverdi bir prize, hücum diye bağırarak klima ünitesini kesmeye koyuldu. Klima ünitesinden kıvılcımlar çıkarken Şemsi Hatice teyzeden nasıl özür dileyeceğini şaşırmıştı.
Duruşma salonunda toplanmış bulunuyoruz. Davacı Hatice Yıldız, davayla ilgili ne söyleyeceksiniz?
-Sayın hakim bu adamdan şikayetçiyim. Evime girip klima ünitemi parçaladı.
-Şimdi davalı Suphi Korkmaz'ı dinleyelim, üzerinize atılı suçları kabul ediyor musunuz?
-Ben suç muç işlemedim kardeşim önce klimalar başlattı! Hem siz koskocaman şövalyeyle nasıl konuşuyorsunuz?
-Tamam yeterli şimdi tanıkları dinliyoruz. Şemsi bey siz olay günü orada mıydınız?
-Suphi abim okuduğu bir kitaptan mı ne etkilenmiş. Peşinden gideyim de bir delilik yapmadan mani olayım dedim ama kaşla göz arasında oluverdi mani olamadım.
-Mahallenin kahvecisi Murtaza beyi dinleyelim.
-Suphi delikanlı çocuktur ama bazen bir şeyleri okuyunca dinleyince falan kendini çok kaptırır. Birkaç sene önce de Jackass izlemişti, bir sene hastanede yattı ondan sonra. Oradan gördüklerini denemek istemiş.
-Mahallede de Suphi çok sevilirmiş ama bu davranışına bir anlam verebilen yok. Neyse gereği düşünüldü, sanık Suphi Korkmaz'ın akli dengesinin yerinde olmadığı anlaşıldığından Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevkine...
-Selam! Ben Napolyon Bonapart, siz kimsiniz?
-Don Suphi, cesur şövalye. Klima ünitelerinin baş düşmanı.
-Klima ünitelerini ben çok severim şahsen. Bu dahi kumandanın hatırı için klima üniteleriyle barış yapsanız olmaz mı cesur şövalye?
-Madem öyle sizin hatırınız için klimalarla olan savaşımı burada sonlandırıyorum. Bundan sonra pencere pervazlarıyla mücadele edeceğim.
-İLAÇ SAATİ!
BU MACERANIN SONU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder