Kendisinden önceki yarışmacı icadı olan ucu sivriltilmiş taşı tanıtıp bir sonraki tura geçmeye hak kazandığında sıra Suphi'ye gelmişti. Kabile şefi Uk icatla ilgili sorularını soracak, sonra jüri üyeleri Suphi'ye puan verecekti. İşte Suphi ile kabile şefi Uk arasında geçen soru - cevap faslı:
-Hoş geldiniz, Taş Mağarası Mucitini Arıyor yarışmasına bugün hangi icatla katılıyorsunuz?
-Bu icadımın adı mıknatıslı buzdolabı süsü.
-Peki bu icat ne işe yarıyor?
-Eğer buzdolabı diye yiyecekleri uzun süre soğuk tutabilen bir icadımız olsaydı bu süsler mıknatıs etkisiyle buzdolabımıza yapışacaktı.
-Buzdolabı diye bir icadın yiyecekleri soğuk tutması ne işimize yarar? Avladıklarımızı hemen yiyoruz zaten.
-Efendim bu icat sayesinde avladığımız gıdaları hemen yemek zorunda olmayıp, günlerce saklayabilirdik. Ayrıca ihtiyacımızdan fazlasını tek seferde avlayıp insanlara market denen merkezlerde para karşılığı satabilirdik.
-Para nedir? Taş gibi bir şey mi?
-Para diye bir şeyi icat etmiş olsaydık bir şeyleri birinden alınca karşılığında bu para denen icattan bir miktar verebilirdik. Hatta döviz kurunu icat etseydik diğer köylerde icat edilen paralarla bizim icat ettiğimiz arasında oran orantı da kurabilirdik. Enflasyon diye bir şey de icat edebilirdik ama onu bence etmesek daha iyi.
-Tamam da kardeşim bir şeyler karşılığında vermek için icat ettiğimiz şeyi başkalarının bir şeyler karşılığında vermek için icat ettikleri şeylerle oranlamamıza ne gerek var? Sen şu icat ettiğin şeyi anlatsana bize ne işe yarıyor?
-Efendim ben de ona geliyordum. Buzdolabı diye bir icadımız olmuş olaydı, ki bunun için önce elektrik diye bir şey keşfedip evlerde kullanmaya başlamamız gerekiyor; yani mağarada yaşamak yerine ev diye bir şey icat edip içinde keşfettiğimiz elektrik denen şeyi kullanmaya başlarsak icat ettiğimiz fiş denen şeyi yine icat ettiğimiz priz denen diğer şeye takarak bu icat ettiğimiz buzdolabı denen şeyi kullanabileceğiz. İşte benim icadım bu buzdolabına yapışıp estetik görüntü vermeye yarıyor.
-Ya saabııır... ya güzel kardeşim bak senin ev diye icat edelim dediğin şeyin bizim mağaralarımızdan ne farkı olacak?
-Efendim izah ediyorum ya... işte bu ev denen şeyi icat edince üst üste bu şeyden koyup apartman diye başka bir şey icat edebiliriz. Hatta apartman denen icadımızda aşağı yukarı evler arasında gezinmek için asansör diye başka bir şey daha icat edersek ulaşım da kolaylaşır.
-Kardeşim bırak şimdi altı üstü falan gereksiz gereksiz şeyleri bu mıknatıs dediğin şey ne nasıl yapışıyor?
-Efendim şimdi madenciliği icat edip toprağı kazarsak altından metal diye bir şey çıkacak ya, bu mıknatıs denen şey o metal denen şeyi çekiyor. İşte bu buzdolabı denen şeyi icat edersek bulduğumuz metalden yapacağımız için bu mıknatıslı süsler buzdolabına yapışacak.
-Tamam da kardeşim metal diye bir şey buldun diyelim, bu mıknatıs dediğin şey orada metal olduğunu nereden anlayacak? Onun da bizim gibi aklı mı var?
-Yok efendim aklı olması için yapay zekalı dil modelini icat etmemiz gerekiyor, onun için bilgisayarları icat etmemiz, ve daha önce söylediğim gibi evleri icat edip içlerinde keşfettiğimiz elektriği kullanmamız gerekiyor. Mıknatıslanma olayı daha basit, mıknatıs çevresinde manyetik alan oluşturuyor.
-Arkadaş deli misin divane misin dediğinden hiçbir şey anlaşılmıyor anlayayım dedim ama yok... oğlum ilgilenin arkadaşla
Suphi yarışmayı kazanmayı umarken kendini Prof Dr. Kaya Taş Ruh ve Sinir Hastalıkları Merkezi'nde bulmuştu. Orada doktorlara ve diğer hastalara yeni icadı olan yarış arabalarına nitroksit takmayı anlatırken, Taş Mağarası Mucitini Arıyor yarışmasının birincisi Suphi'den önce sunum yapan ucu sivriltilmiş taş icadının muciti olmuştu.
SON
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder