29 Kasım 2025 Cumartesi

Ziya Görür'ün Öngörülemez Maceraları Bölüm 5 FİNAL! - Dedektif Ziya

 Ziya cinayet mahallini kontrolü altına almıştı. "şimdi herkesi sorguya alacağım tek tek."

-Bu okulda işiniz nedir?

-Ben iksir hocasıyım.

-Ne kadar zamandır bu okulda çalışıyorsunuz?

-Okul kurulduğundan beri.

-Peki büyüyle uçma dersine kim giriyor?

-Ben giriyorum Ziya bey

-Peki iksir hocası, uçma hocası, temel büyüler hocası, bir de sihirli alet ve edevatlar hocası cinayet saatinde neredeydi belli değil. Öğrenciler o sırada yataklarındaydı, peki öğretmen kadrosundan müdürü sevmeyen veya onunla problem yaşayan var mıydı?

-Sihirli alet ve edevatlar hocası müdür beye sihirli bijon anahtarı fırlatmıştı, kavgayı zor ayırdık.

-İnanmayın Ziya bey abartıyor, bu iksir hocası asıl müdürümüzü zehirlemeye kalkışmıştı.

-Olayda kasıt yok kardeşim mantarları karıştırmışım!

-Yok ya biz de inandık

-Bana bak kes sesini gelmeyeyim oraya

-Gelirsen ne olurmuş?

-SILENCIO!

Ziya bir sessizlik büyüsüyle kavga edenleri susturdu "bu işin astarı yüzünden pahalıya gelecek" diye düşünerek müdürün sırtına saplanan sihirli asayı incelemeye başladı.

-Öğrencilerden biri bana açıölçer alıp gelsin. Asanın müdür beye kaç derecelik açıyla saplandığını ölçmem lazım.

-Ziya bey affedersiniz ama açıyı ölçüp ne yapacaksınız?

-Ben de bilmiyorum ki, ne yazılırsa onu söylüyorum.

-Ne yazılırsa mı?

-Ne ne yazılırsa mı?

-Siz dediniz ya ne yazılırsa onu ssöylüyorum diye

-Öyle söyledim değil mi? Ona gelene kadar siz neden basit bir öğrenciyi dedektif ilan ettirip kendinizi sorgulatıyorsunuz onu da anlamadım ki. İnsan avlayan psikopat zengin adamdan kurtulmam da bir acayipti, bir de bütün bunlar benim define haritası bulmamla başladı. Çok garip ve öngörülemez olaylar olup duruyor, farkında mısınız?

-Error... error

-Hayda, bilgisayar gibi hata vermeye başladılar, sanki birisi bunu hikaye diye yazmış, yazmış, yazmış, hikaye gelmiş bu noktada tutarsızlıklardan sıkışıp kalmış gibi. Tapınakta tuzaklardan kurtuluşum, insan avında çizgi film karakteri gibi suları deliklerden püskürtüşüm, bir öğrenciyken birden dedektif ilan edilişim, sanki birinin türler arası denemesinde karakter olarak kullanılmışım gibi. Evet, en makul açıklama bu, garip bir hikaye denemesinin karakteriyim. Demek ki cinayet ve katil de yazarın uydurması. Asıl çözmem gereken bunun bir hikaye olduğu, benim de karakter olduğum. Artık karakter olduğumu biliyorsam bu hikaye miadını doldurdu. Yeni hikayelerde buluşana kadar dedekif Ziya'dan şimdilik bu kadar!

BU MACERANIN SONU

28 Kasım 2025 Cuma

Ziya Görür'ün Öngörülemez Maceraları Bölüm 4: Büyü Okulu

 Ziya beraberindeki adamlar ile büyü okuluna girince ortamda bir kutlama havası oluştu. Ziya "alt tarafı yeni bir öğrenci kayıt oluyor, neyi kutluyorlar bu kadar?" diye düşündüyse de renk vermedi. Büyü okulu dediysek öyle dev şatolar falan düşünmeyin, ortalama bir dersane binası kadar bir yerdi. Ziya'nın kaydı tamamlandı, Ziya derslere girmeye başladı.

İksir dersi: Ziya, şu bitki güzelmiş şundan katayım, bu kökten katayım, şu baharattan katayım diye iksir kazanında rengini sevdiği şeyleri karıştırınca kazan gürültüyle patladı. Herkes koştura koştura tuvalete gitti çünkü Ziya yanlışlıkla müshil iksiri yapmıştı, patlamanın etkisiyle müshil tüm sınıfa yayıldı, Ziya disipline gönderildi, uyarı cezası aldı. O gün diğer dersler sağlık gerekçesiyle iptal edildi.

Büyücü düellosuna hazırlık dersi: Her öğrenciye bir büyücü asası verildi, öğrenciler ikişer ikişer gruplandı, birbirinin karşısında düello pozisyonu aldı. Dersin hocası, şimdi üç deyince birbirinize büyülerle saldıracaksınız dedi, bir iki, ve üç deyince Ziya asasını var gücüyle rakibine fırlattı. Rakibinin kaşı açılınca Ziya yine disipline gitti, bu sefer kınama cezası aldı.

Geleceği görme dersi: Öğrenciler çay yapraklarına bakıp geleceği okuyacaklardı. Ziya eşleştiği öğrencinin çay bardağındaki yapraklara baktı baktı, ondan sonra "yana çekil!" dedi, öğrenci anlamadı. Ziya "çekil çekil üzerine gelmesin!" derken Ziya'nın karşısındaki öğrencinin başına gökten bir piyano düşüverdi. Bu sefer Ziya erkenden uyardığı için disipline gitmedi, o dersten yüksek not aldı.

Tam o dersten çıkarken acı bir çığlık duyuldu. Herkes büyü okulunun salonunda toplanmıştı. Okul müdürü Merlin bir cinayete kurban gitmiş, sırtında saplı bir büyücü asası vardı. Öğretmenler toplanıp Ziya'ya yaklaştı: "Ziya bey, bu cinayeti dedektiflik yeteneklerinizle ancak siz çözersiniz. Size güveniyoruz." dediler. Ziya "Her ne kadar yeni gelmiş bir öğrenciye hiç tecrübeli olmadığı dedektiflik alanında bu kadar güvenmeniz saçma da olsa güveninizi boşa çıkartmayacağım" dedi.

DEVAM EDECEK

26 Kasım 2025 Çarşamba

Ziya Görür'ün Öngörülemez Maceraları Bölüm 3: Ziya Avı

 Ziya ormanda hızla koşmaya başladı. Kaçıp saklanmak için 15 dakikası vardı. Arayı açmak için hızla koştu, sonra kamuflaj yapması gerektiğini düşünerek ağaçların arasında bir yer seçti.

İnsan avı düzenleyen zengin adam 15 dakika sonra ormanda Ziya'yı aramaya çıkmıştı. Biraz yürüyerek ormanı aradıktan sonra havadan drone ile ormanı gözetlemeye başladılar.

-Ziya denen adam hiçbir yerde görünmüyor patron.

-İyice baktınız mı kardeşim?

-Yer yarıldı Ziya içine girdi sanki patron.

-Peki şüphe çeken bir şeyler var mı?

-Ormanın ortasında hamam binası ne alaka dedik ama, Ziya ile ilgisi yoktur herhalde.

-Ne hamamı kardeşim ben bu ormanı avcumun içi gibi bilirim! Göster hele!

Ziya kamuflaj yeteneğiyle Türk hamamı kılığına girmişti ama sonunda zengin adam ile yanındaki yalakalara yakalandı.

-Ziya Görür, sobe!

-Hamam kılığına girdiğimi nasıl anladınız?

-Ormanın ortasında hamam mı olur?

-Bunu saymasak beş dakika daha avans verseniz?

-Peki, normalde olmaz ama kaç hadi.

Ziya bu kez ormanın her tarafını bubi tuzaklarıyla doldurmuştu. Zengin adamın yalakaları bir bir tuzaklara yakalanıp etkisiz hale gelince, zengin adam yine drone kameralarıyla Ziya'nın yerini tespit etmişti.

-Ziya bey, şimdiye kadar güzel eğlendiniz ama oyun bitti.

Zengin adam çıkardı silahını, Ziya'ya beş on el ateş etti!

Ziya istifini bozmadan neresinden çıkarttıysa bir bardak su çıkartıp yudumladı, çizgi film karakteri gibi sular deliklerden püskürmeye başladı.

-Bu ne demek oluyor Ziya bey? Şimdi de fizik kurallarını mı değiştirmeye başladınız? Buna hile denir.

-Tapınaktaki bütün ölüm tuzaklarını atlaya zıplaya tek seferde geçmem çok mu mantıklıydı kardeşim?

-Eh yani öyle tabi ama...

-O adam bize lazım! 

Yeni gelenler Ziya'yı almak istediklerini belirtip zengin adama kimliklerini gösterince adam Ziya'yı teslim etmeye razı oldu.

-Ziya Bey? Biz Kardeşler Büyü Okulu'ndan geliyoruz. Sizde büyücülük yeteneği tespit edildiği için sizi okulumuza öğrenci olarak kaydetmek istiyoruz.

Ziya, "Demek o yüzden tuzakları da geçtim, adamın kurşunlarını da fizik kurallarını bükerek yok saydım. Tamam da bu işin sonu nereye varacak böyle?"diye düşünerek gelen grubun arkasından gitmeye başladı.

DEVAM EDECEK

24 Kasım 2025 Pazartesi

Ziya Görür'ün Öngörülemez Maceraları Bölüm 2: Lanetli Tapınak

 Ziya yeraltına açılan gizli geçitte ilerleyince kendini meşalelerin aydınlattığı dev bir tapınakta buldu. "Burada kimse yoksa bu meşaleler nasıl kendi kendine bitmeden yanıyor ki" diye söylenerek karşıdaki duvara doğru ilerledi.

"LANETLİ TAPINAĞA HOŞGELDİN YABANCI! HAZİNEYİ HAK EDECEK KADAR ZEKİ OLDUĞUNU İSPATLAMAYA HAZIR MISIN?" 

Duvardaki yazıyı okuyan Ziya, aşağıya bakınca "Hazine arama anlaşmasını okudum onaylıyorum" kutucuğuna tıklayıp ileri dedi, "Hazine arama kurulumuna hoşgeldiniz" Ziya hızla ileri ileri ileri diye tıkladı ve önünde duvar açıldı. Ziya ilerledi. İlerledi ilerlemesine de, o başta okumadan onayladığı sözleşmede hazineyi korumak için konan tuzaklar onu öldürürse hak iddia edemeyeceği de yazıyordu. Ziya ilerlerken tuzaklardan biri harekete geçti, kocaman bir kaya Ziya'ya doğru yuvarlandı. Ziya tam zamanında havaya sıçrayıp bir takla atarak kayayı savuşturdu, diğer tuzak harekete geçti, duvardan zehirli oklar fırladı, Ziya eğildi, yerden alevler çıkmaya başladı, Ziya havaya fırladı, böyle 10-15 kadar ölümcül tuzak açıldı, Ziya konsol oyununda ölümsüzlük şifresi kullanmış gibi hepsini zıplaya eğile mükemmel bir koreografiyle geçti, ondan sonra karşıdaki duvar yine açıldı. Ziya ilerledi, karşıda bir hazine, ama nasıl hazine! Altınlar, elmaslar, yakutlar, parlak taşlar neler neler, yani masaldaki Kırk Haramiler burayı görseler kendi mağaralarından soğurlardı, öyle bir hazine, Ziya heyecanla ilerlerken düşüp dizini kanattı. Tam o kadar ölüm tuzağını geçmişken düz yolda dizini kanatmasının ne kadar ironik olduğunu fark ederken kafasına aldığı bir darbeyle yere yığıldı. Hazineyi ondan önce bulan vardı ve paylaşmaya niyeti yoktu. 

"Nihayet uyanıyor patron"

"Günaydın. Şimdi beni iyi dinle, o hazine benim. Ama böyle senin gibi tuzakları geçebilen becerikli insanları saptamak için hazineyi yem olarak kullanıyorum ki, avlamak için insan bulayım. Ben o kadar zenginim ki artık hiçbir şey beni heyecanlandırmıyor, ancak böyle çevik insanları ormanda avlarken adrenalin salgılıyorum. Birazdan seni önden salacağız, on beş dakika kaçıp saklanma süren var, sonra ardından geleceğiz. Şimdiye kadar hiçbir avım benden kaçamadı."

Ziya, "her şeyin bir ilki vardır" diyerek ormana doğru koşmaya başladı.

DEVAM EDECEK

22 Kasım 2025 Cumartesi

Ziya Görür'ün Öngörülemez Maceraları Bölüm 1: Define Haritası

 Ziya birkaç haftadır ortalıkta görünmedikten sonra bir gün elinde üzerinde tuhaf çizimler olan bir kağıt parçasıyla kahvenin kapısında belirince kahvedeki ahali içinden "Geldi yine başımızın belası, kim bilir yine ne üçkağıt peşinde?" diye geçirmişti, ama Ziya'nın nazını da çekiyorlardı. En son girdiği işte Alaska'daki müşterilerine fırın diye yanlışlıkla buzdolabı gönderen Ziya'yı mağdurların şerrinden yine mahallenin ahalisi korumuş, olay tatlıya bağlanmıştı. Ziya hiperaktif ve öngörülemez bir gençti, su tabancasıyla banka soymaya çalışıp bir süre psikiyatri kliniğinde yatması, antika eser buldum diye insanlara leğen, bakraç falan satmaya çalışması gibi kafasından ne zaman ne üçkağıt geçeceği belli olmazdı. Bu sefer de Ziya elindekinin bir define haritası olduğunu iddia ediyordu. Kahvedekiler Ziya'yı, geçmişini bildikleri için ciddiye almadılar. Ziya'nın yakın arkadaşı Tolga geçmişi hatırlatarak: "Kanka bu iş de geçen sefer çok gizli mal getiriyorum dediğin işe benzemesin?" dedi.

Flashback sahnesiyle bu geçen seferki işi de anlatalım sevgili okuyucular. Akşam karanlığında izbe bir yer, etrafta in cin top oynuyor. Tolga gergin bekleyişte, derken köşeden usulca Ziya beliriyor, elinde bir şifreli bavul, fısıltıyla "mallar bavulda" diyor. Tolga "Kanka bu geçen seferki işe benzemesin?" deyince Ziya "Oğlum zaten flashback sahnesindeyiz, inception gibi flashback içinde flashback yaşatma insana" deyince Tolga: "Göster o zaman çantanın içini göreyim" dedi. Ziya arkasını dönüp gizlice çantanın şifresini girdi, çantayı açıp gösterdi, içi sıkınca öten banyo ördeği dolu. Tolga "bir deneyeyim" diye ördeklerden birini sıkınca ördekten yayılan gazla ikisi de bayılıp kaldı.

-Tolga'cım hata senin bayıltıcı ördeği niye uluorta denemeye kalkarsın?

-Ziya oğlum senin ipinle kuyuya inilmez, güvenlikleri bayıltıp müze soyacağız, nadide eserler var dedin, senin ördeğin yüzünden biz bayılıp nezarette ayılmıştık. Define haritası mıdır nedir al ne yaparsan yap, bu sefer ben yokum.

Ziya kahvedekilere keyfiniz bilir, ben de defineyi tek başına bulurum diyerek yola çıktı, haritadaki işaretleri takip etmeye koyuldu. Harita onu uçsuz bucaksız bir ormana getirdi, tam haritada gösterilen yeri bulmaya çalışırken ayağı takılıp bir ağaca çarpmasıyla karşısındaki kaya yarılıp içinden yeraltına açılan gizli bir geçit açıldı. Ziya şans eseri definenin bulunduğu tapınağın gizli girişini açan ağaca dokunmuştu.

DEVAM EDECEK

20 Kasım 2025 Perşembe

Fikri Fintik'in Kötücül Maceraları Bölüm 6: Ekonomik Manipülasyon da Fikri'den Sorulur

 -BULDUM! BU SEFER KESİN BULDUM!

Bu artık alıştığımız çığlıklar artık Haldun'u heyecanlandırmıyordu bile. Fikri yine dünyayı ele geçirmek için kim bilir ne aygıtı bulmuştu işte, hep böyle yeni bir şey bulduğunda heyecanlanırdı ama sonuç da değişmezdi.

-Oğlum Haldun bu sefer dünyayı ele geçirmemizin önündeki en büyük engel olan para meselesini tamamen çözecek icadı geliştirdim. Bu aletle istediğimiz para biriminden istediğimiz kadar basabileceğiz. Üstelik o kadar para nereye sığacak problemi de yok, burada açtığım hesaba istediğim kadar para gönderebiliyorum. Bak basıyorum şu düğmeye, işte şu anda hesabımızda katrilyonlarca lira var. Gidelim de kendimize lüks bir ev ve arazi alalım, artık her şeye paramız yetecek.

Haldun patronuna sürekli para basmanın enflasyonu arttıracağını anlatamayacağını bildiğinden kendisi anlasın diye ses etmeyip Fikri'nin peşine düştü. Almak istedikleri ev ve arazi on üzeri yüz lira çıkınca Fikri önce mevzuyu anlamadı:

-Tamam problem değil benim katrilyonlarım var.

-Beyefendi yüz lira değil, on üzeri yüz lira yani yüz bir basamaklı en küçük sayı.

-Kardeşim öyle fiyat mı olur?

-Beyefendi piyasaya bir anda çok fazla para sokulmuş, o yüzden fiyatlar da böyle oldu.

Fikri neler olup bittiğini anlayamadıysa da, açlıktan kan şekeri düşünce bari şuradan bir döner yiyeyim dedi, döner de bir trilyon olmuştu. Fikri bir döner nasıl trilyon tutuyor diye onu da anlamadıysa da nasıl olsa katrilyonlarım var diye, aç da olduğundan trilyonluk ödemeyi yapıp Haldun ile dönerlerini yediler, doydular. Fikri bir türlü anlayamıyordu, kardeşim katrilyonlarım var, nasıl her istediğimi alamam diye. 

En sonunda Fikri'nin kafası kızdı, icadını tersine kullanıp piyasadaki bütün parayı çekti, başkalarının parasını da çekebildiği için dünyada kimsenin beş kuruş parası kalmamıştı. Fikri bir de baktı ki, Amerika kıtası satılık, tamamı 25 kuruş! İşte dedi şimdi dünyayı ele geçirmeme ramak kaldı, sadece 25 kuruşa kıta sahibi olacağım! Sadece kendisine 25 kuruş bastı, bir baktı kıta 50 kuruş olmuş. Önemli değil bir 25 kuruş daha basarım 50 kuruşum olur dediyse de Amerika kıtası 1 liraya çıkmıştı.

-Önemli değil canım elli kuruş daha basarım 1 liram olur, deyince Haldun kendi kendine "Patron ne zaman fark edecek acaba?" diye mırıldandı.

BU MACERANIN SONU

12 Kasım 2025 Çarşamba

Fikri Fintik'in Kötücül Maceraları Bölüm 5: Ters Makine

 Macera yine Fikri Fintik'in artık alıştığımız tepkisiyle başladı:

-BULDUM! BU SEFER BULDUM!

Haldun yine daha ihtiyatlıydı:

-Bu sefer ne buldun patron?

Fikri elinde bir devre, devrenin ucunda yanmakta olan bir ampül.

-Bu icatla bu sefer dünyayı ele geçireceğim, ya da bir başka deyişle dünyayı asla ele geçiremeyeceğim!

-Patron yine bilmece gibi konuşmaya başladın. Bu devreye bağlı ampül yanıyor da bunun bize ne faydası var?

Haldun bunu söyleyince ampül söndü.

-Patron ne oldu neden söndü?

Bunun üzerine ampül yine yandı.

-Oğlum Haldun bu makine söylenen her şeyin tersini yapıyor. Ampül yanıyor dersen söner, söndü dersen yanar. Yani aslında bu makine hiçbir şeyin tersini yapmıyor demek istemiştim.

-Patron yine kafa karıştırıcı bir şeylerle uğraşıyorsun ama hadi hayırlısı.

-İşte başlıyoruz, ben Fikri Fintik, dünyayı ele geçirmek istemiyorum. Dünyayı yönetmek bana göre değil.

Sonra Haldun'a dönüp alçak sesle:

-Şimdi bekleyelim bakalım Haldun, makine çalışsın, yani çalışmasın demek istiyorum.

Birkaç dakika beklediler sonra internette yayılan bir habere denk geldiler.

-SON DAKİKA! Dünyanın yönetimi tamamen Rıza Abacı adlı kişiye geçti.

Fikri durup düşündü, neden ben değil başkası oldu diye. Sonra fark etti, makine söylenenin tersini yaptığından dünyayı ele geçirmek istemiyorum deyince dünyayı ele geçirme komutunu algılamışsa da, başta ben Fikri Fintik deyince Fikri Fintik olmayan herhangi bir kişiyi rastgele seçmişti.

Fikri makineye tekrar, bu sefer daha dikkatli bir şekilde direktif verdi:

-Ben kesinlikle Fikri Fintik olmayan başka birisi olarak dünyayı asla ele geçirmemek istiyorum.

Bu sefer işe yaramış, birkaç dakika içinde Fikri Fintik tüm dünyanın yeni lideri ve yöneticisi haline gelmişti. 

Fikri'nin bakkal dükkanına basın ve meraklı vatandaşlar akın etti:

-Fikri Bey diktatör olmak isteyen gençlere neler önerirsiniz?

-Fikri Bey saçlarınızı hangi şampuanla yıkıyorsunuz?

-Fikri Bey kameralarımıza "üç yüz otuz üç" der misiniz?

-Fikri Bey yeraltından üçlü oturma grubu rezervi çıktğı iddialarıyla ilgili konuşacak mısınız?

Fikri'ye gına gelmişti, bu seviyedeki insanları nasıl yönetirim diye. Sonra aklına bir şey takıldı, her şeyin tersini yapan makineye paradoks verirsem ne olur diye düşündü.

Makineye dönüp:

-Bu söylediğim yalandır, deyince...

-Fikri Bey futbolun durumu hakkında yorum yapacak mısınız?

-Fikri Bey alüminyumun simgesini gülle donatma projesine destek olur musunuz?

Derken bir ışık huzmesi geldi, makineyi yuttu, sonra Fikri ve Haldun dükkanda oturuyor, makine hiç icat edilmemiş gibi.

Fikri etrafına şaşkın şaşkın bakındıktan sonra:

-Oğlum Haldun bu insanları yönetmeden önce bunları geliştirmek lazım, dünyayı ele geçirmişim adamlar bana şampuan diş macunu futbol bilmem ne soruyor. Bu insanları eğitmemiz lazım, dedi.

BU MACERANIN SONU