11 Kasım 2021 Perşembe

Kim Bilir Hangi Paralel Evrende Geçen Absürt Hikayeler no 3: Kontun Asaletinin Kontu Başka Bir Dükün Asaleti Olmak İçin Terk Etmesinin Alternatif Hikayesi

 Daha önceki hikayelerimizde kont karakterinin asaleti tarafından başka bir dük için terk edilmesini hatırlamayanlar önceki maceraları okumak suretiyle bunun daha önceki hikayelerde vuku bulmuş olduğunu algılamış kişilere dönüşmekte beis görmek zorunda değillerdir.

Bu hikayemiz ise yine "bilmem hangi paralel evrende" bu olay ile başlamaktadır.

Kontumuz başına gelen bu elim hadisenin üzerine yaşam koçu diye tanımlanan bir varlıktan yardım almaya karar vermişti. Yaşam koçu diye tanımlanan varlığın boynuzlarıyla konta tos vurmasının akabinde kontumuz terk edildiği yetmiyormuş gibi bir de hastanelik olmuştu.

Üç bölü sekiz teşekküllü bir hastanenin yaşam koçu depmesi kliniğinde tedavisine başlanan kont işinin ehli doktorlara emanet edilmişti. Depme kaynaklı hasar tedavi ediliyordu, ancak terk edilmenin acısı ile baş etmek kont için zorlaşmaktaydı. Taburcu olduktan birkaç gün sonra şans eseri kont kendisiyle benzer dertten muzdarip bir matematik profesörüyle karşılaştı. Bu şahsın matematik profesörü olmak için azimle çalışma sebebi işte bu muzdarip olduğu dertti. Şimdi bu hikayeyi anlatalım:

Günümüzde profesör olan bu şahıs, yıllar önce henüz profesör değilken yolda sokakta profesör olmaya olmaya geziyordu. Derken henüz profesör değilimiz günün birinde birisiyle aşk yaşamaya başladı. Hikayenin burasında ağaçların arkasına saklanıp cee yapmalı, kırlarda koşturmalı klişe sahneler falan düşünün. Sonra bu şahıs çok sevdiği aşkı tarafından "hayatımda başka kök üçü var" diye terk edilince olaya anlam verememiş, "ulan hayatımda başka biri var dese anlayacam, başka kök üçü nasıl oluyor?!" diye meraktan aklını kaçırma noktasına gelince, bir insanın hayatında nasıl başka kök üçünün olabildiğini anlamak için tüm matematik teoremlerini defalarca okumuş, oradan da hızını alamayıp dünyaca ünlü, neptünce ünsüz bir matematik profesörü olmuştu.

Profesörümüz kontun hikayesini dinlerken hıçkırıklarını tutamamış, elinden kaçırdığı hıçkırıkların şehirde kaos çıkarmasına sebebiyet vermişti. Profesöre bu olaydan dolayı kamu malına zarar vermekten dava açılınca, yıllarca kafayı matematikle kırıp başka hiçbir şey düşünemeyen profesörümüz savunmasını mahkeme salonunun duvarlarına çıkmayan kalemle sayı doğruları çizmeye teşebbüs ederek yapmıştı. Bu etkili savunmanın profesörü derhal tüm suçlamalardan aklayıp beraat ettirdiğini herhalde anlamışsınızdır. Hatta üstüne canımız profesörümüze bir tane de şeref madalyası takılmıştı. Neyse konumuza dönelim.

Profesörümüz konta yardım etmeye karar vermişti. Öncelikle terk edenin geri dönmesini isteyen kişilerin bumeranglar tarafından terk edilmeye özen göstermeleri gerektiği konulu konferanstan sonra kontun eski asaletinin bumerang olmadığını hatırlayıp bir süre hayıflandılar. Sonra profesör konta kafasını dağıtması için başka meşgaleler bulmasını salık verdi. Ahşap boyama ile ilgilenen kont emre itaat edip ahşap boyamadı. Ancak takdir edersiniz ki herhangi bir ahşabın boyanmamış olması, herhangi bir insanın terk edilmiş olduğu gerçeğini değiştirmez. Sonra "çivi çiviyi söker" diyerek nalburları dolaşıp asalet aramaya başladılar. İş değiştirme yeteneğini kullanıp Cafer nalbur olmuş olan Cafer the Jobshifter konta ilgi ve empati gösterdi, ancak piyasada asalet bulunmuyordu.

Gel zaman git zaman malikanesinin her yanına denklemler, paraboller, integraller yazıp çizen profesörden bıkan kont onu malikaneden çıkartıp onun için bahçeye küçük bir kulübe yaptırmış ve eski asaletinin artık dükün asaleti olduğunu yavaş yavaş kabullenmişti.

Kıssadan hisse: Absürt paralel evrenlerde bile yaşasanız, "Jobshifter", "obualı koala bilmem nesi" gibi komşularınız, arkadaşlarınız, aileniz, tanıdıklarınız da olsa, terk edilmek acıtır. Acısı geçmez, sadece alışırsınız!

(Seri finalindeki mesajla beraber bu kadar absürtlüğün içinde verdiğim ikinci ciddi mesaj olabilir sanıyorum.)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder