Ahmet Bey son ölçümde asalet değerleri normalin üstünde çıkan kontun malikanesine dedektiflik biçminde tanımlanması doğru bir tanımlama yapıldğı anlamına gelen mesleğin gereklerini yerine ve göğüne getirerek katil sözcüğünün kendisini doğru olarak betimleyeceğini söyleyen bir şahsın isabet buyurmuş olacağı vatandaşı bulmak amacıyla teşrif buyurduğunda ilk iş olarak bu tamamı gerçek olaylardan alınmış olan belgesel niteliğindeki eserin 10. bölümünde malikaneye ilk geldiğinde zırt pırt on ikiyi çalan guguklu saate bir daha on ikiyi çalıp ahaliyi tırsıtmaması için kesik at başı göndermişti. Adeta bir Scotland Yard müfettişi titizliğiyle yaptığı araştırmalar sonucu Ahmet Bey olay yerinde hiç ipucu bulamamıştı. Katili bulmak için tek yolun şüphelileri sorgulamak olduğuna kanaat getiren Ahmet Bey sorgulamaya maktülden başlamıştı. Maktüle cinayet saatinde nerede olduğunu sorup tatmin edici veya etmeyici herhangi bir cevap alamayan Ahmet Bey bu vurdumduymazlığa ümüğüne kadar hiddetlenip, sinirden tepinmeye başlayınca zemin çökmüş, Ahmet Bey kendini yeraltında bulmuştu. "Ben şimdi yeraltına girdim diye bir daha çıkamayacak mıyım" diye düşünen Ahmet Bey yeraltında metro diye ifade edilen bir toplu taşıma aracına rastlamış, makinisti asaletinin seviyesini ölçmeye kapasitemizin yetmeyeceği kontun malikanesinde işlenen cinayetle ilgili sorguya çekmişti. Buna göre Ahmet Bey yeraltına inerken bir köstebek yer altında saniyede 4 metre hızla tünel kazdığına, rüzgar kuzeydoğudan eser gibi yapıp aslında çaktırmadan güneyden estiğine ve bir havuzu abuk subuk musluklar 4 saatte ve 6 saatte doldururken beynindeki hücre sayısının gökyüzündeki yıldız sayısına eşit olduğunu iddia eden bir kiralık katil boş zamanlarını "Keşke bir troleybüsüm olsaydı diye düşünenleri korumalıyız" diye düşünerek değerlendirdiğine göre Ahmet Bey bu bilgilere dayanarak katili bulmuştu. Ama okuyucu kırk saat illet olsun diye katili bir sonraki bölümde açıklayacaktık.
DEVAM EDECEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder