24 Ekim 2013 Perşembe

Ahmet Bey'in Soluk Kesmeyici Macerası 26. bölüm

Olay örgüsü mantıkla bağdaşmayan bu sözcük israfı yazının son bölümünde ruhsatsız asalet bulunduran kont tellak adı verilen cisme zarar vererek kültürel mirasa saygısızlık etmekten tutuklanmış, tramvay kullanırken sakız çiğnemişliği bulunan insan Ahmet Bey de asaletinden tavşan çıkartmışlığı bulunan konta temiz çamaşır taklidi yapabilmek için pandomim kursuna yazılmıştı. Pandomim hocası kendini Kung fu hocası zannetmekten muzdarip bir kişi olduğundan Ahmet Bey'e pandomim öğretmek yerine çeşitli ağız kırma teknikleri öğretip, arada da içinde bol bol çekirge sözcüğü barındıran anlaşılmaz cümleler kurmuştu. Bu arada Ahmet Bey ağız kırmayı öğrenedursun, asaleti olmayınca kendini çıplak hisseden kont girdiği hapishanede radyoaktif ışıma gibi ortalığa asaletini yaydığından koğuşlardaki hırsız, katil, dolandırıcı gibi şahsiyetler smokin ve frak gibi abuk subuk kıyafetler giyip tatlı çatalıyla salata çatalı arasındaki ayrıma aşırı derecede önem gösterir olmuşlardı. Hatta sık sık "Karıştırılmamış çalkalanmış" diye sayıklayan mahkumlara rastlamak mümkündü. Bu arada Ahmet Bey hocasından Kung fu felsefesinin dostluk, barış ve kardeşlik içinde rakibinin ağzını yüzünü dağıtmak olduğu ile ilgili değerli bilgiler almaktaydı. Asaleti pembeleşinceye kadar kızartılmış olan kont ise smokin ve frak giyip tatlı çatalıyla salata çatalı arasındaki ayrımı aşırı derecede önemseyen mahkumları ayaklandırıp içinde bulunduğu lanet olası eyalet hapishanesinde isyan çıkarmış, bir iki gardiyanın bu kafayı tatlı çatalı ile salata çatalı arasındaki ayrımla bozmuş smokin ve frak fetişisti şahsiyetlere "hey dostum lanet olsun sizin derdiniz ne ha?" gibi sonradan dublajlanmış cümlelerle seslenmesi de bu isyanı bastırmakta yetersiz kalmıştı. Asaletinden hızlı silah çeken kontun asıl planı ise hapishaneden topluca kaçıp, geliştirmiş olduğu etkilediği herkesi smokin ve frak giyip tatlı çatalıyla salata çatalı arasındaki farkı önemseyen yaratıklara dönüştüren virüsü tüm insanlığa yaymaktı. Bunu durdurabilecek tek kişinin daha yeni ağza ağza vurma teknikleri öğrenmiş olan Ahmet Bey'den başkası olmayan biri olmayabileceğinin söylenebilirliğinin oluş ihtimali irdelenebilir miydi?
DEVAM EDECEK

Ahmet Bey'in Soluk Kesmeyici Macerası 25. bölüm

Okuyucusunu beşer beşer yüz kırk beşe kadar saymaya sevketmeyen bu eser demeye bin şahit isteyen abuk subuk metnin son bölümünde aynadaki yansıması bile asil olan kont Ahmet Bey'i ölümüne düelloya davet etmişti. Sunuculuğunu dövüş müsabakalarından önce "Are you ready?" cümlesini ne kadar uzatabileceğini denemekle mükellef şahsın yaptığı düelloda dövüşenlerin zırh ve kalkanlarına büyük firmalar reklam vermişti. Dövüş başladığında tam ayak serçe parmağı tırnağı bile asil olan kontun kılıcıyla Ahmet Bey'in böğrü arasında bir yakınlaşma gerçekleşmek üzereyken bu sürüklemeyici eserin 2. bölümünde tanışma şerefine nail olduğumuz tellak adı verilen cisim "Durun siz kardeşsiniz!" diye kılıcın önüne atladığından, asaletini her gün yürüyüşe çıkartan kontun kılıcı tellak adı verilen cisme saplanmıştı. Ambulans sözcüğünün kendisini doğru olarak tanımlayacağı taşıt olay yerine intikal ederek tellak adı verilen cismi hastaneye sevketmiş, asaletine alarm taktıran kont da adam öldürmeye tam teşebbüsten olmasa da, beş bölü on bir teşebbüsten tutuklanmıştı. Ahmet Bey asaletine jiu jitsu öğretmiş olan kontu hapishanede ziyaret edip, ona temiz çamaşır götürmeye karar verdi. Ahmet Bey'in bilmediği ise, bu haddinden fazla uzun cümlelerle dolu abuk subuk yazı dizisinin 15. bölümündeki obuaları ve koalaları seferber eden kralın çıkardığı abuk subuk bir fermanla dünya çapında bütün temiz çamaşırların imha edildiğiydi. Ahmet Bey bu çarpmayıcı gerçeği öğrendiğinde "Acaba şok geçirmeye karar versem mi?" diye bir süre kendi içinde beyin fırtınası yaptıktan sonra şok geçirmemeye karar verdi. Ahmet Bey "Temiz çamaşır götüremiyorsam temiz çamaşır taklidi yaparım" diye düşünerek bir pandomim kursuna yazıldı.
DEVAM EDECEK

5 Ekim 2013 Cumartesi

Ahmet Bey'in Soluk Kesmeyici Macerası 24. bölüm

Okurken insanı açıölçer taklidi yapmaya çalışırken yanlışlıkla derin dondurucu taklidi yapan bir bowling topunun labutlardan nefret etmesini araştırma konusu yapmak isteyen bir sosyoloğun bacanağıyla empati kurmaya sevkeden bu didaktik ve pastoral eserin son bölümünde Ahmet Bey gene elli çeşit abuk subuk şey yaptıktan sonra kendini Kaf Dağı'nın eteklerinde bulmuştu. Dev biçminde adlandırılmasıda sakınca bulunmayan yaratığın koltuk altı kıllarını traş etmesi ve kestiği kılları dağdan aşağı atması neticesinde kıllar tam saatler 23:59 un 59. saniyesini gösterirken Ahmet Bey'in kafasına düşmüş ve Ahmet Bey teknik olarak görevi başarmış sayılmıştı. Fakat Ahmet Bey'in bu görevi başarmasıyla efsanevi büyücünün bir milyon bir yıl önceki kehaneti gerçekleşmiş oluyordu. Kehanet nedense büyücü tarafından dile getirildikten bir milyon yıl sonra değil, tam bir milyon bir yıl sonra gerçekleşmişti. Kehanette Ahmet Bey'in şimdiye kadar başına gelenler bir bir yazıyor, kehanet Ahmet Bey'in devin kılıyla tüyüyle ilgili abuk subuk görevi başarmasıyla sona eriyordu. Ahmet Bey kehanet gerçekleştikten sonra ömrünün sonuna kadar lanetlenmekten kurtulmak için Excalibur'un kılıcını kayalardan çıkarmak zorundaydı. Ahmet Bey çift kapılı buz dolabına atladığı gibi (Ahmet Bey'in atı yoktu) Excalibur'un kılıcının bulunduğu koordinatlara doğru "o eli indir" tehdit içerikli emir cümlesinin anlamını "o eli download et" zanneden bir bilgisayar mühendisi gibi yola koyuldu. Ahmet Bey Excalibur'un kılıcının bulunduğu koordinatlara vardı varmasına ama, Ahmet Bey'in daha önce malikanesinde dedektiflik yapmış olduğu asaletten gebermek üzere olan kont Excalibur'un kılıcını "o kadar asilim ki bu kılıç benim olmazsa dünya patlar" gibi irrasyonel bir gerekçeyle kendisinin ilan etmişti. Bayramlarda, resmi tatillerde ve özel günlerde asil olmaya ara veren kont, Excalibur'un kılıcını kayalardan çıkarmaya çalışan Ahmet Bey'i ölümüne düelloya davet etmişti. Ahmet Bey "şimdi gitmezsem ayıp olur" diye düşünerek "asilim öyleyse varım" demişliği bulunan kontun bu nazik davetini geri çevirmedi. İleri çevirdi. Bir de yanında kuzu çevirdiler mis gibi oldu.
DEVAM EDECEK