Ahmet Bey en son Pegasus'unun genel arıza sebebiyle kesildiğini öğrenip, polinomlar kümesinde bölme işlemi konusunu çalışan bir lise öğrencisinin evinin bahçesinde UFO gördüğünde yaşadığı şoku aruz vezninde ifade etmeye çalışan bir divan şairi gibi depresyona girmişti. Duvarlar adeta tombala oynarken birinci çinkoyu değil birinci alüminyumu yapacağım diye tutturan ve birinci çinkonun tahttan indirilmesiyle tahta ikinci çinkonun çıktığını zanneden bir gıda mühendisi gibi üzerine geliyordu Ahmet Bey'in. Ahmet Bey kendini Mickey Mouse'un imzalı resmini saklayan bir fare gibi kapana kısılmış hissediyor, Tom ve Jerry çizgi filmini izlerken Tom'u tutan bir Voodoo büyücüsünün çamaşır makinasının rezistansı kireçlenmişçesine üzülüyordu. Dedesinin kankisinden kalma yadigar duvar saatinin tiktakları Ahmet Bey'in beynine balyoz gibi iniyordu sanki. Yaşama sevincinin muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine (Türkçedeki en uzun sözcüktür 70 harften oluşur.) elinden alındığını hisseden Ahmet Bey pulbiber sözcüğündeki pul ibaresini İngilizcedeki çekmek fiili (pull) zannettiği için biberleri kendine doğru çeken bir şef aşçı gibi çaresizlik batağına saplanmıştı. Ahmet Bey'in çam ağaçlarıyla çevrili taraçasının güneyinde begonyalar süblimleşmiş, uzun koridorun altın varaklı pencereye açılan vadisi saksağanlarla bezenmişti. Ahmet Bey bu abuk subuk betimlemelere anlam veremeyip yorgunluktan uyuyakaldı. Rüyasında kefilsiz konut kredisi gören Ahmet Bey'i uyandığında bir sürpriz bekliyordu. Ahmet Bey devasa bir örümceğe dönüşmüştü. Aynada kendini örümcek olarak duyumsayan Ahmet Bey "Şimdi işin yoksa nüfus müdürlüğüne gidip ismini Gregor Samsa olarak değiştir." diye mırıldandı.
DEVAM EDECEK